Tekneyi Satın Alıp da İsmini Almak İstemez İseniz!
“Desire” ilk yelkenlim olduğu için hasar görmesin diye itina ile kullandığım ve adeta onunla bir arada geçirdiğim 2 yıl boyunca tekneye sahip olmuş olmama rağmen ismine bir türlü sahip olamadığım için ödünç almış gibi kullanarak nihayet sattığım bir Pala 8 idi. Neden mi ?
Tabii ki isim değiştirme vaftizi yapabilirdim ama atladım zira ne ritüelini biliyordum ne de duyageldiğim batıl inançlardan ötürü cesaretimi toplayabildim ve teknemin ismine birtürlü sahip olamadım.
Derken ikinci teknem olan Oceanis 350’yi Marmaris’te bir “charter” firmasından satın aldığımda önce o dönemde hayatımdaki rolü affınıza sığınarak stand-by-pass olan kız arkadaşımın “adını my girl koysana” diyerek bana yüklü bir adisyon getirişini sonra da devir işlemlerini yaparken bana teknenin ismi sorulduğunda adeta soran ile dalga geçercesine “Guess What ?” dediğimi hatırlarım. Tabii orada başlayan hikayem sayesinde Guess What ? ile uzun yıllar mutlu ve heyacanlı bir macera geçirdik. Her marina girişinde teknemin ismi sorulduğunda tekrar etmek zorunda kaldım, Ayvalık marina görevlileri kendi kendilerine bir telaffuz formülü bularak Guess What ?’a “Cesur” demeyi uygun gördüler ben de ses çıkartmadım. Teknede tamir işleri çıktığında problemsiz olarak tekneyi isminden bulabilen usta sayısı sıfır olurken, telefonla isim kodlama maliyeti ise herzaman ek işçilik bedeli kadar kabarık oldu. O tarihlerde çalıştığım Kanada firmasındaki patronum “hayırlı olsun” demek için teknemin adını duyduğunda onunla dalga geçtiğimi zannederek bana kızarak telefonu suartıma kapattı ve defalarca marinalarda ve iskelelerde yürüyüş yapanların teknemin ismini okuyarak gülüşmelerini duyarak Guess What’ın rahat koltuklarında uzanırken keyifle ve gururla onlara karşılık verdim. 2002 yılında ise Guess What ? ’ı satarken alanlara sadece tekneyi sattığımı ama ismini satamayacağımı belirterek bir sonraki teknemiz için kalbimizde sakladık, taa ki geçen hafta Fenerbahçe marinada bağlı bir motorbotta Guess What ismini görene kadar. Tabii motorbot oluşundan ve soru işaretini kullanmayarak gramer kurallarına riayet etmeyişlerinden teselli bularak yolumuza devam ettik.
Bu yazıyı hazırlarken Melbourne Üniversitesi antropoloji kürsüsü tarafından yapılan bir araştırma dikkatimi çekti. Denizciler teknelerine isim verirken hayatlarındaki önemli kadınları ölümsüzleştirmeyi sembolize ederlermiş. Bu dürtüye ilave olarak da verilen isim ulaşılması hayal edilen başarıyı da temsil edermiş. Antropolog hocalarımız daha da ileriye gidip Avustralya’da bir örneklem üzerine sayım yapmışlar ve tekne isimlerinin % 40’ının (kız arkadaş, eş veya kız çocuk gibi) insan isimlerine % 25’inin ise klasik mitolojik kahramanlara dayandığını geri kalanlarının ise ruh halini ve hayat tarzını yansıtan alkol tüketimi, müzik zevki, yanlızlık, kendini hicvedebilme cesareti, duygusallık gibi temaları adeta haykıran isimler olduğunu ortaya çıkarmışlar.
Deniz taşıtlarına isim verilmesinin beşbin yıllık bir gelenek olduğunu biliyoruz ama ikinci el teknelerde “acaba değiştirirsem uğursuzluk mu getirir ?” sorusunu hep kendimize sorarız.
Tekneciliğin binlerce keyifli taraflarından biri de denizcilerin tükenmeyen hikayelerini tatlı dil ile aktarma becerileridir ki burada mitoloji, efsaneler ve ağdalı rivayetler tecrübeler ve yaşanmışlıklar ile harmanlanıp adeta kelimelere sos olur ve dilden dile dolaşır. Tabii ki bunların başında da Poseidon nam ı diğer Neptün ile ilgili olanlar gelir.
Marmaris’teki charter firması bütün ciciliğini yaparak bana teknesini satmış olmasına rağmen Yüksel II adını taşıyan bir yelkenli sahibi olmanın cazibesini bir hayli sorgular oldum ve derken Poseidon’dan izin almaya karar verdim. Çünkü derinlerin kitabında bütün tekneler ismen kayıtlıdır ve Poseidon hepsini tanır. Şayet bir isim değişikliğ yapacaksanız bakın neler yapmalısınız ?
Öncelikle ihtiyacınız olan bir-iki şişe Reins veya Epernay menşeli Champagne, derken bir metal dikdörtgen (5x15 cm), suda çözülebilen boya, bolca tiner, üstüpü, maket bıçağı vs.
İlk aşamada yapılması gereken mevcut isimden kurtuluştur bunun için de teknenin üzerinde mevcut ismi taşıyan nekadar usturmaça, kitap, yangın söndürücü, minderler defter, seyir kitabı, anahtarlık var ise tekneden dışarı alınmalar ve bu isimlerin üzerlerinden sökülmeleridir. Ben isimlerin tipex ile silinmesini seremoni açısından sempatik bulmuyorum. Pruva ve kıçtaki isimler sökülmeli, bot ve motor üzerinde aynı işlem yapılmalı, hatta farş tahtalarının ve kamara minderlerinin arkalarını bile kontrol etmelisiniz, zira genelde cila için atelyeye gittiklerinde farş tahtalarının arkasına teknenizin adı karışmasın diye boya ile yazılır. Hatta harita masasının içinde kalan eski isme yazılı fatura, marina sözleşmesi, charter’dan alınmış teknelerde dürbün, cetvel, can salı gibi malzemede dahi isim yazılıdır.
Bunların hepsi karaya çıkartıldıktan sonra metal dikdörtgene eski isim suda eriyen boya ile yazılır. Şampanya hazırlanarak teknenin burnuna çıkılır , ilk dua “İsim Silme Duası” Poseidon’a yapılır ve kendilerine bu …….ismi kayıttan düşmeleri rica edilerek metal isim yazılı parça burundan denize atılır, şampanyanın yarısı doğudan batıya doğru denize dökülerek kalanı arkadaşlar ile beraber tüketilir.
Bu aşamadan sonra isimlendirme töreni derhal yapılabilir ancak diğer Champagne şişelerine ihtiyacınız olacaktır.
Önce yine Poseidon’a bu tekneyi bundan sonra …….ismi ile bilmesini ,kuvvetli kolları ve zıpkını ile korumasını ve güvenli, rahat seyirler yapmasına olanak tanımasını diliyoruz ve şampanyamızın yarısından çoğunu (artık cömertlik zamanı) doğudan batıya doğru denize dökerek Poseidon’a sunup kalan birer kadehi ise sadece tekne sahibi ve sahibesi olarak beraberce tüketiyoruz.
Takip eden aşamada ise rüzgar tanrılarına teknemizi bundan sonra …….ismi ile bilmelerini hatırlatarak bir kadeh Champagne ile önce yüzümüzü Kuzeye dönerek Boreas’a soğuk nefesinin, yüzümüzü Batı’ya dönerek Zephyrus’a vahşi nefesinin, yüzümüzü Doğu’ya dönerek Eurus’a kudretli nefesinin ve nihayet yüzümüzü Güney’e dönerek Notus’a haşlayan nefesinin yüce güçlerini teknemizin lehine kullanabimemiz için kadeh kaldırarak izin istiyoruz.
İsim töreninde en önemli unsur tekrar ediyorum ki eski ismin tamamen yok edilmiş olması ve yeni ismin tören bitmeden önce ortaya çıkartılmamasıdır.
Şampanya güverteye dökülerek tekne sahipleri ve misafirler tarafından da paylaşıldıktan sonra artık teknenizin isim töreni bitmiştir, yeni ismi taşıyan malzemenizi tekneye taşıyabilirsiniz.
Bu aşamada da denize çıkılır, tekne yelkenli ise yelkenler tam arma açılarak rüzgara girilir ve teknenin önce durması sonra yaklaşık bir tekne boyu kadar geri kayması sağlanır, şayet motor bot ise de üç defa çok hafif (aman bana kızmayın) topuğa değdirmek gerekir.
Sonuç olarak bu keyifli uğraşın içinde böyle bir ritüelin olması çok hoş, bence katma değeri de ikinci el teknelerde isim değiştirmeden önce yazılı kaldığı yerleri kurcalayıp karıştırıken teknenizin detaylı gizli köşelerinde birkere daha keşife çıkmış olarak olası problemleri belirleyebilirsiniz.
Herkes teknesini keyifle sağlıkla kullansın, bir dahaki sefere isimlendirme metodlarından bahsedeceğim.